3 Nisan 2012 Salı

ROMA/PALATİNO TEPESİ

                                                       Palatino Tepesi



Palatino Tepesi ;  Roma’nın yedi tepesinden biri olup , tarihi kalıntılar açısından en zengin bölgedir. İngilizce “palace” yani saray kelimesinin etimolojik kökenini oluşturan Palatino Tepesi Roma Forumu‘nun hemen yanında yer alır . Palatino Tepesi diğer taraftan ise Roma’da gezilecek önemli yerler arasında bulunan  Circus Maximus’a tepeden bakar. Tarih boyunca birçok  üst düzey yönetici ve zenginlere ev sahipliği yapan  Palatino Tepesi tarihsel ve mitolojik olarak da büyük öneme sahiptir.
Yapılan kazılarda Palatino Tepesi’nda M.Ö 1000 senesine kadar yerleşim izlerine rastlanmıştır. Ayrıca Palatino Tepesi Roma Mitolojisine göre Roma’nın kurucularından olan Romulus ve Romus’un dişi bir kurt tarafından bulunarak hayatlarının kurtarıldığı yerdir.

ROMA/İSPANYOL MERDİVENLERİ

                                           İspanyol Merdivenleri 



İspanyol Merdivenleri ; Roma’da Piazza Spagna yani Spagna Meydanı’nda bulunan Roma’nın en ünlü turistik noktalardan biridir. 1726 yılında yapılan İspanyol Merdivenleri toplam 138 basamaktan oluşuyor ve adını İspanya Konsolosluğundan alıyor. Hemen hemen tüm turistleri ilk görüşte biraz hayal kırıklığına uğratabilen İspanyol Merdivenleri‘nin en alt kısmında kendisi kadar ünlü Fontana della Barcaccia çeşmesi , en üst kısmında ise Trinità dei Monti Kilisesi bulunur.
Aşk Çeşmesi’ne yürüyerek 10 dakikalık mesafede İspanyol Merdivenleri. İtalya‘da Roma’nın kalbinin attığı meydanda bulunuyor ve karşısında da Roma’nın en ünlü caddelerinden Via Condotti bulunur. Bu caddede Roma’nın en lüks ve şık mağaza ve restoranları bulunur.

Ortam gece ve gündüz her zaman çok canlı ve hareketli. Merdivenlerde oturarak dinlenilebilir, bir şeyler atıştırabilir veya akşamları düzenlenen canlı müzik etkinliklerine katılabilirsiniz.

Merdivenler 1723 yılında yapılmış olup toplam 138 basamaktan oluşuyor. Yapıldığı dönemde Avrupa’nın en uzun merdivenleriymiş…

Merdivenlerden çıktığınızda, Roma’nın panaromik şehir manzarası görülüyor. Burada ayrıca bir kilise ve mısırdan getirilen dikili taş var. Etrafınızda sokak ressamları da görmeniz mümkün. Dilerseniz 10 euro gibi bir ücrete resminizi yaptırabilirsiniz.

ROMA/KOLEZYUM

                                
                                                             KOLEZYUM
                                   
Colesseum, Romalılar için sadece bir eğlence yeri değil, aynı zamanda intikam alınan ve adalet uygulanan bir yerdi. Burada Roma İmparatorluğu’nu ele geçirmek isteyenlere neler olacağının mesajı veriliyordu ve iyi kötüyü her zaman yeniyordu.

Oval şekilli bu görkemli yapının uzunluğu 188 metre, genişliği 156 metre, yüksekliği de 48,5 metre idi. Yapıyı toplam 400.000 ton harç bir arada tutuyor ve duvarlar ile sıralar beyaz traverten ve beyaz mermerle kaplI.

Oval arena 86 metre uzunluğunda ve 54 metre genişliğinde. Zemin tahtalarla döşemiş ve kumla kaplanmış. Bunun altında malzeme odaları, silah depoları, gladyatörler, esirler ve ölümle yargılanan suçluların hücreleri yer alıyordu. Hemen yanında aslan, leopar, ayı ve rakibini öldürmek üzere yetiştirilen vahşi köpeklerin tutulduğu ahırlar bulunuyordu.

Colosseum’un ilginç bir özelliği vardı: Arena, özel bir kanal sistemiyle göle dönüşebiliyordu. Zemindeki tahta kaplamalar kaldırılarak bodrum kat suyla dolduruluyordu. Küçük savaş gemileri bu göl üzerinde ölümüne deniz savaşı yaparak seyircilere görsel bir şölen sunuyorlardı. Savaştan kaçıp suya atlayanlar sudaki timsahlara yem oluyorlardı.

Colosseum’daki oturma düzeni, Roma toplumundaki hiyerarşinin önemli bir göstergesiydi. Arenanın hemen önündeki özel locanın kuzey tarafında imparator, hemen onun karşısındaki şeref locasında ise valiler ve belediye meclisi üyeleri oturuyorlardı. Sonraki sıraya senatörler, rahipler, soylular oturmaktaydı. Yukarıya doğru sivillerden ayrı olacak şekilde askerler oturuyordu. Bu bölümde imparatorluk ailesinin kadınları ve Vesta tapınağı rahibelerinden başka kadın oturamıyordu. Kızlar ve kadınlar üst sıralara oturuyorlardı. Geriye fakirler ve kölelerin gösterileri ayakta izleyebildikleri 5000 kişilik bir yer kalıyordu. 50 dizi halindeki sıralar 37 derecelik bir eğimle yükseldiği için arena her yerden rahatlıkla görülebiliyordu. İzleyicileri yakıcı güneşten koruyabilmek için tente çekiliyordu.

Güvenliğe önem veriliyordu. 80 tane girişi kapısı olan Colesseum’un bir kapısı imparator ve mahiyetine ayrılmıştı. Diğer kapıların numarası ve oturma yeri numaraları davetiyelere yazıldığı için gösteri izlemeye gelenler oturacakları yerleri kolaylıkla bulabiliyorlardı. Aynı şekilde gösteri bitiminde alan, her hangi bir karışıklığa izin vermeden boşalıyordu.
ruzgarinizinde.com

ROMA/VATİKAN MÜZESİ

                                                           Vatikan Müzesi





Kesinlikle görmenizi tavsiye ettiğim 1400 odalı Vatikan Müzesi'nin içinde bana göre en dikkate değer bölümler, Mısır koleksiyonunu barındıran Antik Sanat bölümü, 1473 yılında inşa edilen ve adını Papa Sixtus IV’den alan Sistine Şapeli ve Papa Julius II’nin görevlendirdiği Raphael’in dekore ettiği Raphael Odaları oldu.

Roma'da heykeller açısından favorim kesinlikle Galleria Borghese oldu, ama burada da muhteşem heykellere gözümüzün doyduğunu söyleyebilirim. Resimdeki heykelde kucağında bir bebek tutan kişi şarap tanrısı Dionysos'tur. Ellere, ayaklara, kaslara, dizkapaklarına ve diğer tüm ayrıntılara dikkatinizi çekerim.

Müzenin bir çok yerinde tavanlara bakarak yürüyorsunuz. Özellikle Rafael Odaları'ndaki o duvar resimlerinde kendinizi kaybediyorsunuz. Aşağıdaki resim koca bir salonun tavanının bir bölümünde yer alıyordu. Ama meleğin gerçekten uçarcasına dışarı fırlamış görüntüsüne bayıldım.

Yaklaşık 2 saattir geziyoruz. Muhteşem bir müze, ama yorulmaya ve acıkmaya da başladık. Yaşasın, "Uscita (Exit)" tabelası gördüm. Bir çıkış işareti gördüğüme ilk kez bu kadar sevinmiştim ki bu sevincim fazla uzun sürmedi. Çünkü çıkabilmemiz için neredeyse yarım saat daha müzenin içinde dolaşmamız gerekti. Müzenin içini 7 km yürüyerek dolaşacağımız söyleniyordu. Galiba doğruymuş! Bu arada Michelangelo'nun o ünlü Last Judgment tablosunu da daha görmedik derken çıkıştan önceki son odanın devasa duvarında devasa bir görüntü karşımıza çıktı! İşte ünlü sanatçının gözünden Ahiret Günü! (ilk resim)
www.gezikolik.com

ROMA/ AŞK ÇEŞMESİ


                                     Aşk çeşmesi
     İtalya ve Roma denince; insanların aklına ilk gelen ve öncelikle ziyaret ettikleri yerlerden biri. Buradaki anıtsal muhteşemlik yanında; havuza değişik bir yöntemle (aşağıda ayrıntılı olarak açıklıyacağım) para atılması, dilek tutulması, havuz yanındaki gerek roma dondurması tatma imkanı sağlayan mekanlar ve gerekse alışveriş mekanları. Aşk çeşmesinin bulunduğu yörede: bunlar var. Yanlız: ayrıntılara girmeden önce şunu özellikle belirtmek istiyorum. Buraya: mutlaka ve mutlaka; hem gündüz,  hem de akşam yani karanlıkta, ışıklandırıldığında gitmelisiniz. Çünkü: bambaşka farklılıkta güzellikler ortaya çıkıyor.

Evet: bu yapı, gerçekten büyüleyici. Yanlız, en ilginç olanı, buraya biz Türkler yanlızca aşk çeşmesi ismini koymuşlar, bizden başka buraya aşk çeşmesi diyen yok. En son 1998 yılında restore edilmiş. Para atmak bir gelenek. Havuza arkanı dönerek, sol elinle para atarsan, Romaya tekrar gelebileceğin rivayet edilmekte. Gün içinde havuza atılan paralar, her akşam toplanıyor ve yaklaşık 3000 euro civarında biriken para Romanın fakirlerinin ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılıyormuş.
Buraya, hem gündüz, hemde gece görmelisin. Işıklandırıldığında daha harika bir görüntü ortaya çıkıyor.
Buranın yapılışına ait bir efsane var. Şöyleki; bir Roma ordusu savaştan dönerken, uzun süre su bulamazlar. Derken ,karşılarına çok güzel bir kız çıkar. Romalı askerlere, bulunduğu yeri kazarlar ise, su çıkacağını söyler. Askerler, halen havuzun bulunduğu, güzel kızın tarif ettiği yeri kazarlar ve su bulurlar. Bu hikaye, havuzun üstünde bulunan kabartmalarda da resimler ile ifade edilmektedir. Dikkat edilirse, kabartmalarda, romalı askerlerin yeri kazdığı ve yanlarında çok güzel bir kızın bulunduğu görülebilir. Peki niye aşk çeşmesi. Burada, büyük aşkların ifade edildiği ve büyük film starlarının oynadığı birkaç aşk filmi çekilmiş ve daha sonra burası aşk çeşmesi olarak anılmaya başlanmış.
Meydanda; yine pizza restoranları, ayakkabı mağazaları var. Meydandaki dondurmacıdan mutlaka meşhur bir roma dondurması tatmalısınız. Tadına doyulmayacak güzellikte.
Alışveriş için bütçe ayırmamış olsan bile, bu meydanda bulunan Sore mağazasından bir çift ayakkabı satın al. Yıllarca giymesen bile, roma modasını yakalamış olursun. Meydana bakan ara sokaklarda, minik hediyelik eşya satan dükkanlar var. Bunlarda gezilebilir. Ancak, unutmayın ki, meydana yakın hediyelik eşya satan dükkanların fiyatları, meydana uzak dükkanlara oranla çok daha yüksek. Roma futbol takımının renklerini taşıyan bir giysiyi, meydana uzak dükkanlardan 15 euro ya alabilecek iken, meydana yakın dükkanlardan 25 euroya alabilirsiniz. Ayrıca; Romanın çoğu yerinde olduğu gibi, burada da, genellikle zencilerden oluşan, seyyar çantacılar var. Bunlar; markalı çantaları, yerlere serilen bezler üzerinde satıyorlar. Taklit olmadığını, gerçek olduğunu düşünerek, yaklaşıyorsunuz. 40 eurodan açılan fiyatlar, 30 ve hatta 25 euroya kadar düşüyor. Ancak, aynı çantaları başka bir mekanda,rahatlıkla 20 ve hatta 15 euroya bulabiliyorsunuz. Pazarlık yapın.

www.forumla.net

 

27 Mart 2012 Salı

Rialto köprüsü

                                                               Rialto Köprüsü 



Venedik kentinin en renkli mekanlarından biridir Rialto köprüsü . Yalnız iki yakayı birbirine bağlamakla kalmaz ; aynı zamanda cıvıl cıvıl bir alış veriş mekanıdır.Rialto köprüsünün üzerinde , girişinde ve çıkışında birbirinden güzel cam eşyalar , maskeler , kuklalar , ayakkabı-çanta ve meyve sebzeden tutunda şekerleme ve çöreklere kadar satın alabilecek her şeyi bulabilirsiniz.Bütün bu alışveriş keyfinin ötesinde Rialto köprüsünün üzerinden grand kanal manzarası bir harikadır.Altınızdan geçen gondollar,vaporettolar ; içinizi ısıtan güneş veya gecenin içinde ışıl ışıl akan sular, hele bir de binalardan yankılanan gür sesiyle aria söyleyen gondolcular ; işte Venedikte mutlu olmak bu kadar kolay.

Grand kanal

                                                           Grand Kanal
Venedik'e geldiğinizde öncelikli olarak görmeniz gereken , Venadik'in ana cadddesidir.Venedik'in karaya bağlandığı noktadan kalkan Vaporetto lardan birine bindiğinizde sizi , bu harikacaddeden sürprizlerle dolu bir rüyaya taşıyacaktır . Evet , Grand kanalda suların üzerinde süzülürken aklınızdan sıkça geçecek bir sorudur bu , acaba rüyada mıyım ? Vapurunuz ilerdeçikçe ne tarafabakacağınızı şaşırırsınız ; bu durumda en iyisi bir gidiş bir de yukarı dönüş turu yapmaktır ki hiçbirşeyi kaçırmayasınız.Öncelikle , Venedik'in kendine has ev mimarisi sizi gülümsetir.Hepsi birbirinden güzel renklere boyanmış suların içinde yüzyıllardır solmayan çiçekler gibidirler ve sanki bunun farkındaymış gibi hepsinin cam içlerinde yine rengarenk çiçekler sizi karşılar.Bir an duraksarsınız bu evlerin kapılarının suya açıldığını farkedince. Grand kanaldan turunuza devam ederken buraya açılan küçük kanalcıklarıgörürsünüz , bazıları sadece gondolların girebileceği genişliktedir.Yolunuz her iki yakasında kimisi baston şekerler gibi boyanmış kimi de ham kütük kazıklar görürsünüz ki bunlar teknelerin park yerleridir.
Sular , gondollar , köprüler derken birden bire karşınıza çıkan San Marco meydanı , katedral , kiliseler , Campanelli , Dükler sarayı ve diğer ihtişamlı binalar Venedik'in bitmeyen güzellikleri olarak kendilerini gösterir.

http://venedik.freeservers.com/ dan alınmıştır.